Bebeğin annesi ile ilk ilişkisi emzirme ile başlar. Anne sütü ile beslenen bebeklerde olduğu gibi biberonla beslenen bebeklerde de uygun ortam yaratıldığında emmeden aynı hazzı alırlar. Bebekler, anne memesini emerken de annenin göğsü üzerinde şefkatle tutulup, biberonlarını emerlerken de aynı mutluluğu ve doyumu yaşarlar. Anne memesinin ucu ya da biberonun emziği, bebek için emme içgüdüsünün en önemli doyum kaynağıdır. Bebekler, emme içgüdüsünü doğarken beraberlerinde getirirler. Çünkü, parmak emmeyi anne karnında öğrenirler. Dünyaya geldikten sonra da, adeta var olmaya bu davranışları aracılığı ile başlarlar. Bebek, ağız yolu ile ilk iletişimini kurar. Bebeğin, kendini ve kendi dışındakileri ağzı ile tanımaya çalıştığı, doğumla başlayıp bir yaşın sonuna kadar uzanan bu döneme ORAL ÇAĞ denir.
Emme gereksinimi, oral çağın en önemli belirtisidir. İlk önce anne memesini emen çocuk giderek giysilerinin, örtülerinin ucunu, elinin üstünü, parmağını emmeye başlar. Bir yaşındaki çocukların çoğu parmaklarını emerler. Bu son derece doğal bir davranıştır. Üç yaşına kadar devam eden süreçte çocuklar parmak emmeye devam ederler. Kimi çocuklarda parmak emme, uykuya geçme davranışını başlatan bir merasimdir. Kimi çocuklarda da parmak emme, farklı ortamlarda ya da farklı durumlarda ortaya çıkan bir davranış olarak gösterir kendini. Çocuğun, bu davranışı doğal olmakla birlikte, yine de anne baba, almaları gereken bir mesaj olup olmadığını kontrol etmelidirler.
Parmak emme davranışının doğal olduğunu bilmekle beraber bazı durumlarda anne baba kaygıya kapılırlar. Bu, genelde çocuğun parmağının emilmekten dolayı zarar görmeye başlaması ile yaşanır. Anne baba, yoğun biçimde çocuğun emme davranışını engellemeye çalışırlar. Ancak, bu yaklaşım çocuğun parmak emme davranışına olumsuz biçimde ilgisini çekmekten başka bir işlev taşımaz. Bunun yerine anne baba, çocuğun zamanını hangi etkinliklerle geçirdiğine, aile bireylerinin birbirleri ile olan iletişim kalitesine bakmalıdır.
Üç-dört yaşlarında da doğal olarak seyreden parmak emme davranışı, normal durumlarda, dört yaşın sonlarına doğru azalmaya başlar. İlköğretim çağına hazırlık süreci içinde de erir gider.
Ancak, bazı çocuklarda bu yaşa gelindiği halde, parmak emme davranışı devam edebilir. Bu dönemde, parmağını emmeye devam eden çocuk, davranışının kendine getirdiği olumsuz etkilerin farkındadır. Bir taraftan aile, diğer yandan çocuğun okul çevresi, davranışının onaylanmadığını ona her fırsatta yaşatmaktadır. Bu nedenle de çoğu kez parmaklarını gözlerden uzak yerlerde emmeye çalışırlar. Bu durumlarda, çocuğun parmak emme davranışının gerisinde psikolojik bir süreç gündeme gelmektedir. Parmak emme, çocuğun ifade edemediği, açıkça ortaya koyamadığı bir sıkıntısının belirtisi olabilir. Öncelikle yapılacak şey, anne babanın parmak emme davranışına olan yoğun ilgilerinden vazgeçmeleri olmalıdır. Çünkü, bazen bu ilgi çocuğun bir başka ihtiyacı için bir araç haline de gelebilir. Bunun yerine, anne baba, çocuğun parmak emmesine yol açan ihtiyacının ne olduğunu belirlemeye çalışmalıdır. Aile iletişim örüntüsü gözden geçirilmeli, aile üyelerinden her biri çocuğun bu davranışı ile ilgili almaları gereken sorumluluğu almalıdır.,Bu süreç çok kolay olmamakla birlikte, sevgi ve sabır her zaman olduğu gibi bizi istediğimiz amaca götürecektir.
Çocuklarımızın yaşadıkları güçlüklerden korkmak ya da bu güçlüklerle onu tek başına bırakmak yerine, güçlükleri onların ve bizim birlikte gelişmemizi destekleyecek birer itici güç haline dönüştürmemiz hiç de zor değil.
Çocuklarınızın güçlüklerine yaklaşım tarzınız, onun sağlıklı bir birey olmasında en önemli unsurdur.
Psikolog İlknur EFEÇINAR
